Çocukluk

İstanbul Beyoğlu doğumluyum ben. Çocukluğum İstanbul'da geçti demek istiyorum ama ne kadar doğru olur bilemedim. Cuma günü'nden hazır olan bir bavul kapı girişinde hep dururdu. Her cuma akşamı babam işten geldiği gibi Sapanca yolunu tutardık. O zamanlar oralarda herkes birbirini tanırdı. Kırkpınar'daki amcamın evinden Soğuksuya babamın teyzesine yürürdüm. Oradan babanemin evine Tepebaşına giderdim. Kırkpınar'da beni yolda görenler "Şinasi'nin kızı gelmiş. Bak ne kadar da büyümüş." diye söylenirlerdi. Hiç korkmazdım.

Etrafta yapılan sitelere yerliler çok sinirlenirlerdi. İstanbullular geldi. Ortalık 34 plaka araba kaynıyor derlerdi. Aslında bizim de arabamız 34 plâka idi ama, neyse.

Kırkpınar benim için farklı işte. Babam yeşil çam filmlerinin hep orada çekildiğini söyler. 

Geçenlerde New York'daydım. Washington Square Park'ın içinden geçtik arkadaşlarım ile. Sıcak bir gündü. Su akıtan bir figürün etrafında insanlar toplanmıştı. Sular içinde oynayan iki tane çocuk vardı. Yadırgadım ilk önce. Benim annem hayatta izin vermezdi öyle bir duruma. Sonra çocukluğum aklıma geldi. İlk defa gecelere kadar dışarda kalabildiğim Kırkpınar mesela. Onun ardından anneme buradayım deyip Beşiktaş bulvarından Nişantaşına çıktığım günler. Ne kadar da çok severdim. Hala da çok severim!

Ya 6. sınıftaydım ya da 7. O zamanlardan belliymiş maceracı olacağım. Özgürlüğü sevdiğim. Gerçi ben tahta masayı ve üstüne 3 tane tahta sandalyeyi koyup ve onunda üstüne çıkıp incir koparmaya çalışan bir insanım. Korkmazdım hiç.

Şimdi ise hayat çok farklı. Ah o çoçukluk yılları!
Bu yazı aslında buradaki çocukların çoğu istediğini yapabilmesi ile ilgiliydi. Malesef ki konu dışına çıktım. Üzgünüm.
Belki başka sefere?
Sağlıkla Kalın.
Okumak istersen;

7 comments:

  1. karadenizin küçük bir ilçesinde büyüdüm ben. Bütün gün gezer tozardım, yolda biri durdururdu sen filancanın kızısın değil mi derdi. Herkes birbirini tanırdı. Özgür yetiştik o yüzden. Şimdi Ankara'da yaşıyorum. Bakıyorum da çocuklar bırakın tek başına gezmeyi sokağa bile çıkamıyorlar yazık gerçekten :/

    ReplyDelete
    Replies
    1. Küçük bir ilçe de büyümenin tadı bir farklı. Büyük şehir de hayat ve korkular çok daha büyük ve farklı oluyor. Ziyaret için de teşekkür ederim! :)

      Delete
  2. Çocukluk unutulur mu hiç!... Duvar ve set üstünde bisiklet sürülür mü hiç!..

    ReplyDelete
  3. Çocukluk başkaydı her konuda. Daha cesurduk, daha mutluyduk, daha özgürdük (hayallerimiz)... Az önce bunun üstüne düşünüp hüzünlenmiştim. Üstüne yazını okudum.

    ReplyDelete
  4. Merhaba blogunu takibe aldım. Benimde naçizane kozmetik üzerine bir blogum var :)
    Senide kendi keşif etkinliğime bekliyorum. Uğrarsan sevinirim :)

    www.beautybygizzy.blogspot.com.tr

    ReplyDelete

Yorumunun ne kadar değerli olduğunu anlatmaya calışsam altından kalkamam. Bunu bil istedim.