Filozof Oldum

Annemin pek de iyi olmayan aksanı ile "Nanaçkimi, muikom? Babaşkimi şimdi gelecek." demesiyle birden irkildim. Bana göre sadece bir kaç dakika uzaklara dalıp gitmiştim. Havanın kararmaya başlaması ile birlikte salya sümük izlediğim "küçük prens" filminin parça parça kesimleri göz önüme geliyordu. İnsanın psikolojisine işleyen bir film daha deyip senaryoya bir daha sövdüm. 
İyi iş çıkarmışlar...

Ama bir kaç dakikanın geçmediğini annemin acele hareketlerinden ve dışarıdan getirdiğim poşetlerin yerine çoktan yerleşmiş olduğundan anlayabiliyordum.
Ya da annem süper güçleri olan bir kadındı, bilemiyorum.

Kendisi pek hoşlanmaz ama şimdilik burnunu kıvırıp işini halleden bücür cadı diyelim biz ona. 

Aslında o dakika da pek çok şeyden haberim yoktu. Mesela neden uzaklara dalmıştım ki? Hangi cümle veya kelime beni uzaklara götürebilecek kadar güçlü olabilirdi?

"Amaaaan yeaaaa" deyip sırt çantamı kaptığım gibi dışarıya attım kendimi. 
Huyumdur birden alevlenmek...

Apartmandan çıktığım gibi arka tarafta oturan dedeyi gördüm. Artık ne kadar da yaşlandığı dikkatımı çekti. Bütün gün oturduğu parktan geliyordu. Her zaman olduğu gibi o yaşlı ve kurumuş ellerini yuvarlak suratımda gezdirdi ve bende o elleri öpüp yoluma devam ettim. 

Yaşlılara deli divane olan tek ahmak ben olamam herhalde...değil mi?!

Aslında ne yapacağımı pek de bilmiyordum. Pek de ne demek, hiç bilmiyordum. Önüme çıkan ilk bakkalı farketmem ile birlikte falım sakızlarını ne kadar çok özlediğimi hatırladım! Hemen girip her çeşitini kaptım tabiki. Sen hiç üzülme, değerli okuyucu.

İçinde var bir endişe
Batmış sana bir meşe
Topla gel kendini
İlk gördüğün meyhaneye

"Yoğ artık argadaş!" diye sesli düşündüğümün elinde ekmek poşeti ile gelen çoçuğun adımlarının hızlanmasından farkettim. Bu arada o kadar yürümüşüm ki, Bakırköy deliler hastanesinin bahçesine kadar gelmişim. Vay be altıncı sınıfta ne koşardım ben burada diye de iç geçirmesem tabiki de su yerini bulamazdı. 

İncirli caddesine çıktığım gibi ilk gördüğüm minibüse kendimi attım. Ne kadar atraksiyon bekliyorsam artık, minibüs tabiki de Bakırköy meydana gidiyordu.

Paramı kahverengi tesbihi vites koluna takmış ve bana elini uzatan şöföre verip en arka sağ köşedeki yerimi aldım.
Tekerleğin üzerine ayaklarımı koyarak "cool" göründüğümü düşündüğüm günlere geri döndüm. 

Sanırım bugün eski günler teknesine kendimi fırlattığım bir gündü.

Büyüme telaşesinden etrafımdaki olayların gelişme aşamasını fark edemeyişimden girdim de, kahve fallarında çıkan geleceğimin bir türlü mayaya yatmamasından çıktım. 

Bir de onunla evlenecektim. Ölme eşşeğim ölme.

Saati biz insanların yarattığını biliyorum. Lakin durdurmak bu kadar zor olmamalı.
Düşünecek ve karar verecek o kadar çok konu vardı ki!

İnsanların bana göre anlamsız davranışlarından, geleceğimizin bizim planladığımız gibi hiç bir zaman olmayışından,bir ara dünyanın en önemli konusu gibi gelen küçük bir detayın aslında küçük bir detay olduğunu farkettiğimiz de yılların izlerini simamızda gördüğümüzü düşüne düşüne aynı minibüs ile evin yolunu tuttum. 

Eve döndüğümde babamın "eve gelme kızım sen, tamam mı?" deyişi kulağımda sadece bir sinek vızıltısıydı. Yanına sokulup 7/24 izlediği "shark tank" yarışmasını düşüncelerime devam ederek izledim.

Not1: Yazdığım ilk öyküydü. Aslında pek öykü denir mi bilmiyorum. Hayatımda geçen küçük hikayeleri birleştirdiğim bir yazı oldu. En uzun yazım! Eğer sonuna kadar okuduysan, her zamanki gibi seni ayakta alkışlıyorum!

Not2: Lazca da
Nana- anne
Nanaçkimi- anneciğim
Muiko - ne yapıyorsun?

demek

Üzgünüm Lazcam bu kadardı.

Not3: Mani de benim kalemimden çıktı. Falım yazarlarına suç atmayalım.

Sağlıkla Kalın! 

Walt Whitman Köprüsü

8 comments:

  1. Evet okuyan insanı bir sallıyor kesinlikle .Öykü mü değil mi ?Çok takılmadan evet sonuna kadar okudum ilk kez rast geldim deyip uzaklaşıyorum :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Hepsi bir günde olmadı. O yüzden kararı sen ver :)

      Delete
  2. Neden sonuna kadar okumayalım?:) Gayet güzel. Bence devam...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Hani biraz uzun oldu ya, o yüzden :) teşekkürler!

      Delete
  3. Daha önce neden bu kadar uzun ve eğlenceli bir yazı yazmadım diye kafandaki sorulara bir yenisini eklemelisin. Son satıra gelince keşke daha uzun olsaymış dediğim, sana uzun bana ise kısa gelen güzel bir yazıydı. Öpüldün fazlaca :)

    ReplyDelete
  4. Desene ilk öykün böylelikle yeşerdi :) Öykü hayattır. Hayatını yazmaya devam et :) Sevgiler.

    ReplyDelete

Yorumunun ne kadar değerli olduğunu anlatmaya calışsam altından kalkamam. Bunu bil istedim.